Yapay Zeka ve Teknolojinin Tahkim Süreçlerine Etkisi
- arbitrationblog
- Jul 27
- 10 min read

Giriş
“Karar mekanizmalarına kodlar, algoritmalar ve akıllı sistemler dahil oldukça, hukuk dijital bir evrim geçiriyor. Peki bu evrim, adaletin ruhunu ne kadar taşıyor?”
Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları içinde hızla büyüyen tahkim; artık sadece hukukçuların değil, aynı zamanda yazılımcıların ve veri bilimcilerin de ilgi alanına girmiş durumda. Küresel çapta artan dijitalleşme ve teknolojik dönüşüm, tahkim süreçlerini hem içerik hem de yöntem açısından dönüştürmektedir.
Yapay zekanın düzenlendiği her alanda olduğu gibi yapay zekanın tahkim alanında kullanılması hususunda da belirli bir hukuki düzenleme bulunmamaktadır. Bundan dolayı, yapay zekanın tahkimle olan ilişkisine hukukçuların dikkatle yaklaşmaları gerekmektedir.
1. Yapay Zekânın Rolü: Yardımcı mı, Hakim mi?
Tahkim süreçlerinde yapay zekanın konumu hâlen net çizgilerle belirlenmiş değil. Bugün için yapay zeka sistemleri, büyük ölçüde birer karar destek aracı olarak konumlanmakta. Ancak gelişen teknolojilerle birlikte bu araçların karar alma sürecine ne ölçüde müdahil olabileceği, hatta bağımsız karar vericiye dönüşüp dönüşemeyeceği giderek daha fazla tartışılmaya başlanmıştır. Bu noktada özellikle ABD ve Çin, bu teknolojileri yargı süreçlerine entegre etme konusundaki farklı yaklaşımlarıyla dikkat çekmektedir.
ABD: Deneysel ve Etik Odaklı Yaklaşım:
Amerika Birleşik Devletleri'nde yapay zekâ, şimdilik mahkemelerde sınırlı biçimde ve genellikle “danışman” statüsünde kullanılmaktadır. Örneğin:
i. Chicago Üniversitesi’nin yaptığı çalışmada, ChatGPT ile 31 federal hâkimin aynı hukuki sorunlara verdikleri yanıtlar karşılaştırılmış; sonuç olarak yapay zekânın yalnızca mevcut içtihatlara odaklandığı, duygusal ve insani faktörleri dikkate almadan, daha mekanik ve "duygusuz" kararlar verdiği tespit edilmiştir. Bu durum, yapay zekânın hukuki karar alma süreçlerinde formalist ve pozitivist bir yaklaşım sergilediğini; buna karşılık insan hâkimlerin, özellikle davaya taraf kişilerin sunumundaki duygusal ve sempatik unsurlardan etkilenerek zaman zaman içtihattan sapabildiğini ortaya koymuştur. Dolayısıyla çalışma, insan hâkimlerin karar alma sürecine toplumsal bağlamı ve insani değerlendirmeleri katarken, yapay zekânın katı bir hukuk uygulayıcısı olarak içtihatlara mutlak bağlılık sergilediğini göstermiş; bu da hukukta adaletin yalnızca kural uygulamasından ibaret olmadığı yönündeki tartışmaları yeniden gündeme taşımıştır. [1], [2]
ii. ABD Temyiz Hâkimi Kevin Newsom, çeşitli temyiz davalarında karar taslağı hazırlığı sürecinde yapay zekâ tabanlı büyük dil modellerini (ChatGPT, Google Bard, Anthropic Claude) deneysel olarak kullanmış; bu araçların hukuki terimlerin olağan anlamlarını belirleme ve yorumlama kabiliyetlerini test etmiştir. Özellikle “landscaping” ve “physically restrained” gibi terimlerin anlamlarını değerlendirmek amacıyla gerçekleştirdiği bu deneylerde, Newsom, yapay zekânın sağladığı yanıtların çoğunlukla makul, tutarlı ve geleneksel sözlük kaynaklarıyla paralel olduğunu gözlemlemiş; bu doğrultuda LLM’lerin hukuki yoruma destek olabilecek tamamlayıcı araçlar olarak kullanılabileceğini belirtmiştir. Ancak, karar sürecinde nihai yetkinin insanda kalması gerektiğini vurgulamış, yapay zekânın yorum gücünün sınırlı olduğu ve dikkatli kullanılmazsa yanıltıcı olabileceği uyarısında bulunmuştur. [3], [4]
Buna karşın, Yüksek Mahkeme Başkanı John Roberts, 2023 yılı Yargı Raporu’nda yapay zekânın hukuki süreçlerde kullanımına temkinli yaklaşılması gerektiğini ifade etmiş; özellikle algoritmaların önyargı üretebilme potansiyeli, şeffaflık eksikliği, sahte delil üretimi (hallucination) ve hukukun insanî boyutunun zayıflaması gibi risklere dikkat çekmiştir. Roberts, yapay zekâ teknolojilerinin bazı yargısal işlevlerde destekleyici araçlar olarak kullanılabileceğini kabul etmekle birlikte, hukuki kararların çoğunlukla gri alanlar içerdiğini ve bu nedenle insan yargısının hâlen vazgeçilmez olduğunu vurgulamıştır. [5]
ABD, genel olarak yapay zekâyı tahkim ve yargı süreçlerine entegre etmekte temkinli davranmakta, teknolojinin etik sınırları ve hukuki denetlenebilirliği üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Çin: Kurumsal Entegrasyon ve Sistematik Uygulama:
Çin ise yapay zekâyı yargı sistemine çok daha agresif bir biçimde entegre etmektedir. Tahkim ve genel yargı süreçlerinde aktif olarak kullanılan bazı sistemler şunlardır:
i. “206 Sistemi” (Şanghay): Çin'in Şanghay kentinde geliştirilen “206 Sistemi” ceza davalarında görev yapan savcı ve hâkimlere karar verme sürecinde yapay zekâ destekli analizler sunan bir adli destek sistemidir. Sistem, delil belgelerini tarayarak olası çelişkileri ve eksiklikleri tespit edebilmekte, delillerin uygunluğu açısından otomatik değerlendirmeler yaparak insan yargıcına önerilerde bulunmaktadır. Hâkimin sesli komutlarına yanıt vererek ilgili belgeleri otomatik şekilde sunabilen bu sistem; doğal dil işleme (NLP), ses tanıma ve ilişkisel veri analizi gibi teknolojilerle donatılmıştır. 2019 yılında Şanghay’daki duruşmalarda aktif olarak kullanılmaya başlanmıştır. Delil analiz sürelerini %30–50 oranında azaltması ve belgelerdeki hataları insan müdahalesinden önce saptaması, yargı süreçlerinde verimliliği artırmıştır. Ancak etik kaygılar, önyargılı algoritmalar ve sistemin sınırlı örneklem üzerinden çalışması gibi nedenlerle hâlâ insan yargısının yerini alamamaktadır. [6], [7], [8]
ii. “Rui Faguan” (Pekin): Pekin Halk Mahkemelerinde kullanılan yapay zekâ destekli sistem, daha önceki davalardan ve içtihatlardan elde edilen büyük veri tabanlarını tarayarak hâkimlere hukuki yönlendirmeler sunmaktadır. Sistem, benzer nitelikteki önceki hükümlere dayalı analizler yaparak hüküm eğilimleri, ilgili yasa maddeleri ve karar gerekçeleri konusunda bilgi sağlamakta, böylece hâkimlerin karar sürecini desteklemektedir. [9]
iii. “XiaoZhi 3.0” (Hangzhou): Çin'in Zhejiang eyaletine bağlı Hangzhou kentindeki yerel mahkemelerde kullanılan gelişmiş bir yapay zekâ sistemidir. 2019 yılında uygulamaya konulan bu sistem, duruşma sürecinde hâkimin yönlendirmeleri doğrultusunda otomatik görev atamaları yapabilmekte; aynı zamanda ses tanıma teknolojisiyle tanık ifadelerini kaydederek gerçek zamanlı analiz gerçekleştirmektedir. Sistem, sunulan delilleri dijital veri tabanlarıyla karşılaştırarak sistematik hata taraması yapar, çelişkili ya da eksik bilgi içeren unsurları tespit eder. Öne çıkan bir örnek olarak, bir banka kredisi temerrüt davasında onlarca benzer davayı tek oturumda birleştirmiş ve karar sürecini yaklaşık 30 dakika gibi kısa bir sürede tamamlamıştır. Bu sistem, yargı süreçlerinde hız ve verimliliği artırmayı hedeflese de, özellikle karmaşık ve soyut hukuki meselelerde insan hâkimin takdir yetkisinin yerini alamayacağına dair tartışmaları da beraberinde getirmiştir. [10], [11]
ABD'deki etik temkin ve Çin'deki sistematik uygulamalar karşılaştırıldığında, yapay zekânın tahkim süreçlerinde henüz bağımsız bir hakem olarak değil, yardımcı bir aktör olarak konumlandığı görülmektedir. Karar alma sürecinde yapay zeka teknolojilerinin aktif yer alması, şu an için zor görünmektedir.
2. Online Tahkim (ODR) ve Dijitalleşme
COVID-19 pandemisi, çevrim içi uyuşmazlık çözüm sistemlerinin (Online Dispute Resolution – ODR) hızla yaygınlaşmasına zemin hazırlamış ve tahkim süreçlerinde dijitalleşmeyi kalıcı hale getirmiştir. Bu dönüşüm, sadece geçici bir tedbir olmaktan çıkıp, tahkim mekanizmalarının kalıcı bir bileşeni hâline gelmiştir.
Günümüzde yaygın şekilde kullanılan teknolojik araçlar şunlardır:
i. Video Konferans Platformları: Zoom, Microsoft Teams, Webex gibi araçlar, sınır ötesi duruşmaların fiziki sınırlamalardan arındırılmış şekilde yürütülmesini mümkün kılarak, özellikle uluslararası tahkimde etkinliğini artırmıştır. Bu bağlamda, Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) ile Londra Uluslararası Tahkim Mahkemesi (LCIA) gibi önde gelen kurumlar, çevrimiçi duruşmaları yalnızca geçici bir çözüm değil, standart bir prosedür haline getirmiştir. ICC Tahkim Kuralları’nın 2021 güncellenmiş versiyonunda çevrimiçi duruşmalar açıkça öngörülmüş; ayrıca yayımlanan rehberlerde Zoom, Microsoft Teams ve benzeri platformların kullanımına ilişkin teknik ve güvenlik protokolleri detaylandırılmıştır. Benzer şekilde, LCIA Tahkim Kuralları’nın 19.2 maddesi, video konferans yoluyla yapılan duruşmalara açık kapı bırakmakta ve tahkim süreçlerinin dijital ortamda yürütülmesini teşvik etmektedir. Böylece video konferans teknolojileri, küresel uyuşmazlık çözümünde yeni bir norm halini almıştır. [12], [13], [14], [15]
ii. Dijital İmza ve Kimlik Doğrulama Sistemleri: LCIA 2020 Kuralları ve ICC 2021 Güncellemesi, elektronik başvuru, imzalama ve ödül iletimini resmi olarak tanımış; uzaktan teyit ve güvenlik çerçevesini kural düzeyine taşımıştır. [13], [14]
iii. Şifreli Belge Paylaşım Portalları: Güvenli belge aktarımı için kurumsal arbitraj merkezleri özel portallar geliştirmekte, GDPR (Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü) ve benzeri veri koruma rejimlerine uygunluk gözetilmektedir. [14]
iv. Tahkim Yönetim Yazılımları: Özellikle Modron, Caseload Manager ve Arbitral Institutions’ın kendi sistemleri (örneğin: ICC Case Connect) dava yönetimini çevrim içi, izlenebilir ve organize hale getirmiştir. ICC’nin Case Connect platformu, dava dosyalarının tek bir merkezî sistemde güvenli ve çevrim içi olarak yönetilmesine olanak tanımaktadır. İlk versiyonu 2022’de kullanıma giren bu sistem, Aralık 2024 itibarıyla 10.000’den fazla taraf temsilcisi ve 8.000’den fazla hakemi kapsayacak biçimde kapsamını genişletmiştir. 2 Nisan 2025 itibarıyla Opus 2 teknolojisiyle entegre edilerek kullanıcı deneyimi, belge paylaşımı, e‑dosya (e‑filing), dijital ödül iletimi ve finans yönetimi gibi işlevlerde modernize edilmiştir. [14], [15], [16]
Bu dijitalleşme, özellikle uluslararası tahkimde tarafların fiziksel erişim engellerini ortadan kaldırmakta, masrafları azaltmakta ve süreci hızlandırmaktadır. Ancak bu avantajların yanında bazı sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Örneğin, taraflar arasında teknolojik donanım, internet bağlantısı ya da dijital beceriler açısından farklar olabilir. Bu durum, bazı tarafların duruşmalara etkin şekilde katılamamasına yol açarak adil yargılama ilkesini zedeleyebilir. Ayrıca, belgelerin dijital ortamda sunulması sırasında güvenlik riskleri de gündeme gelmektedir. Belgelerin yetkisiz kişilerce görülmesi, siber saldırıya uğraması ya da değiştirilmesi gibi durumlar, sürecin gizliliğini ve güvenilirliğini tehlikeye atabilir. Bu nedenle, dijital tahkim uygulamalarında hem teknik altyapının hem de bilgi güvenliğinin güçlü olması büyük önem taşımaktadır.
3. Blokzincir, Akıllı Sözleşmeler ve Tahkim
Blokzincir teknolojisinin tahkim hukukuna etkisi, özellikle “akıllı sözleşmeler” üzerinden somutlaşmaktadır. Akıllı sözleşmeler (smart contracts), taraflar arasında önceden tanımlanmış koşulları yerine getiren, kendi kendini icra eden kod dizinleri olarak çalışır. Bu sözleşmeler Ethereum gibi blokzincir altyapıları üzerinde işlem görür ve dış müdahaleye kapalıdır.
Uyuşmazlık çıkması hâlinde, bu sistemlerin geleneksel tahkim kurumlarına başvurmadan çözüm sunması mümkündür. [17] Bu noktada Kleros gibi yenilikçi platformlar devreye girmektedir:
Kleros, Ethereum blok zinciri üzerinde çalışan, kullanıcılar tarafından seçilen “jüri” üyelerinin token bazlı oylama sistemiyle uyuşmazlık çözdüğü bir ODR platformudur. Bu sistem, “kripto-ekonomik teşvik” mekanizmalarıyla çalışır:
Jüri üyeleri PNK token stake eder ve karar verir.
Oybirliği sağlayanlar ödüllendirilir, sapma gösterenler kayıp yaşar.
Tüm süreç şeffaf, izlenebilir ve otomatik olarak yürütülür.
Kleros, karar verme sürecinin adil, hızlı ve ekonomik olması amacıyla geliştirilmiştir. Özellikle düşük meblağlı ihtilaflarda, geleneksel tahkimin yüksek maliyetleri göz önüne alındığında pratik bir alternatif sunmaktadır. [18], [19],[20], [21]Bu tarz sistemler, özellikle:
Düşük meblağlı uyuşmazlıklar (örneğin: freelance ödemeleri, e-ticaret anlaşmazlıkları),
Çok taraflı işlemler (örneğin: NFT projeleri veya DAO üyeleri arasındaki anlaşmazlıklar),
Merkezi olmayan sistemlerdeki (DeFi, NFT vb.) ihtilaflar için hızlı, ekonomik ve demokratik bir çözüm yolu sunmaktadır.
Ancak yüksek değerli, karmaşık ve profesyonel düzeyde temsil gerektiren tahkim dosyalarında, bu sistemlerin henüz geleneksel tahkim kurumlarının yerini alması beklenmemektedir.
Yapay zeka, algoritmalar ve dijital platformlar artık yalnızca hukukun araçları değil aynı zamanda onun aktörleri olmaya aday. Tahkim gibi esnek ve sınır ötesi bir çözüm yolu da bu dönüşümden en çok etkilenen alanlardan biri olarak öne çıkıyor. Fakat teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, temel bir soru karşımıza dikiliyor: Karar alma yetkisi insana mı ait olacak, yoksa akıllı sistemlere mi bırakılacak?
ABD'nin deneyselliği ile Çin’in kurumsal cesareti, iki uç yaklaşım olarak bize çok şey anlatıyor. Bir yanda etik sınırlar, hesap verilebilirlik ve yargısal sezgi; diğer yanda verimlilik, hız ve dijital denetim... Bu iki uç, hukukçuların önüne yeni bir sorumluluk koyuyor: Adaletin dijitalleşmesini yalnızca izlemek değil, onu yönlendirmek.
Tahkim, bu noktada yalnızca teknolojiyi uygulayan bir alan değil, teknolojinin hukukla nasıl uzlaşabileceğini test eden bir zemin. Burada geliştirilen her araç, her yöntem, sadece bugünün değil yarının hukuk anlayışını da şekillendirecek.
4. Tahkimde Teknolojinin Kullanılmasının Avantaj ve Dezavantajları
Teknolojinin tahkim süreçlerine entegre edilmesi birçok kolaylık sağlamaktadır. En önemlisi, yapay zekâ sayesinde dosyalar daha hızlı inceleniyor, benzer kararlar daha kolay bulunuyor ve süreç genel olarak çok daha kısa sürede tamamlanabiliyor. Bu hem zamandan hem de masraftan ciddi tasarruf anlamına geliyor.
Ayrıca, teknolojik sistemler sayesinde çevrim içi duruşmalara katılım kolaylaşmış, taraflar dünyanın neresinde olursa olsun sürece etkin şekilde dâhil olabilmiştir. Özellikle pandemi sonrası dönemde bu erişilebilirlik tahkimin daha yaygın hale gelmesini sağlamıştır. Bununla birlikte, hakem seçiminin algoritmalar yoluyla yapılması, teorik olarak tarafsızlığı artırsa da, yapay zekâ sistemlerinin eğitildiği verilerdeki önyargılar nedeniyle tarafsızlık ilkesinin zedelenme riski bulunmaktadır. Benzer şekilde, belgelerin dijital olarak sunulması ve paylaşılması süreçlerinde güvenlik, dijital gözetim ve kişisel verilerin korunması gibi önemli tartışmalar gündeme gelmektedir. Bu nedenle, teknolojik araçların tahkim süreçlerine entegrasyonunda yalnızca erişilebilirliğe değil, aynı zamanda etik, hukuki ve güvenlik boyutlarına da dikkat edilmesi gerekmektedir. Ancak tüm bu kolaylıkların yanında bazı riskler de var. Yapay zekânın nasıl çalıştığı çoğu zaman şeffaf değil; neden bir kararı ya da öneriyi verdiği tam olarak anlaşılamıyor. Bu da taraflar için kafa karıştırıcı ve güven sarsıcı olabiliyor.
Bir diğer risk ise algoritmaların önyargılı veriyle eğitilmiş olması. Geçmişteki önyargıları tekrarlayan sistemler, farkında olmadan adaletsizliğe yol açabilir. Ayrıca, bu sistemler için hâlâ net bir hukuki düzenleme yok. Yapay zekâ destekli bir kararda hata olursa, kim sorumlu olacak? Bu soruların cevabı henüz yok.
Sonuç
Teknoloji, tahkim süreçlerini daha hızlı, daha ucuz ve daha erişilebilir hale getiriyor. Ancak bu yenilikler beraberinde bazı belirsizlikleri ve riskleri de taşıyor. Yapay zekânın sunduğu olanaklar heyecan verici olsa da, bu araçların adaletin temel ilkeleriyle uyumlu şekilde kullanılması büyük önem taşıyor.
Hukukçular için artık sadece kanunları bilmek yetmiyor; aynı zamanda teknolojiyi anlayıp sorgulamak da gerekiyor. Çünkü yarının tahkimi sadece hukukçuların değil, aynı zamanda yazılımcıların, etikçilerin ve veri bilimcilerin de şekillendirdiği bir alan olacak.
Adaletin daha dijital bir yüze kavuşması kaçınılmaz. Ama bu yüzün neye benzeyeceği, bugünkü kararlarımıza ve yaklaşımlarımıza bağlıdır.
Bu nedenle, tahkim süreçlerinde teknolojinin sağladığı imkânlar kadar, oluşturulacak denetim mekanizmaları ve etik çerçeveler de önem taşımaktadır. Hukuk kurumları, tahkim merkezleri ve yazılım geliştiriciler arasında sıkı bir iş birliği kurulmalı; şeffaf, denetlenebilir ve insan haklarına duyarlı dijital sistemler geliştirilmeye öncelik verilmelidir. Bu alanda rehberler, standartlar ve düzenlemelerle hem yeniliğin önü açılmalı hem de temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmalıdır.
Kaynakça:
[1] Posner, E. A., & Saran, S. (2024). Judging AI: Legal realism versus formalism in the age of artificial intelligence(Coase-Sandor Institute for Law & Economics Working Paper No. 1044). University of Chicago Law School. https://chicagounbound.uchicago.edu/law_and_economics/1044
[2] Chicago University. (2025, March 17). Yapay zekâyla federal yargıçlar yarıştırıldı. The Washington Post.https://www.washingtonpost.com/opinions/2025/03/17/artificial-intelligence-federal-judges-experiment
[3] Newsom, K. C. (2024, May 28). Concurring opinion in Snell v. United Specialty Insurance Co., 11th Cir., No. 22-12581.
[4] Newsom, K. C. (2024, September 5). Concurring opinion in United States v. Deleon, 11th Cir., No. 23-10478.
[5] Roberts, J. G. (2023). 2023 year-end report on the federal judiciary. Supreme Court of the United States.
[6] Zhang, Y. (2021, April 7). China’s smart court system is changing how justice is served. South China Morning Post.https://www.scmp.com/tech/policy/article/3128606/chinas-smart-court-system-changing-how-justice-served
[7] People’s Daily Online. (2019, January 25). China’s first intelligent trial system applied in criminal case in Shanghai. http://en.people.cn/n3/2019/0125/c90000-9540932.html
[8] China State Council. (2019, January 24). Shanghai smart court system improves criminal justice efficiency. http://www.gov.cn/xinwen/2019-01/24/content_5360910.htm
[9] Wang, N., & Tian, M. Y. (2022). ‘Intelligent justice’: AI implementations in China’s legal systems. In Artificial intelligence and its discontents (pp. 197–222). Springer.
[10] International Bar Association. (2025). AI in Pakistani courts of law. https://www.ibanet.org/AI-in-Pakistani-courts-of-law
[11] APAC Insider. (2023, May 18). How is China using AI? https://apacinsider.digital/how-is-china-using-ai/
[12] International Chamber of Commerce. (2020). ICC guidance note on possible measures aimed at mitigating the effects of the COVID-19 pandemic. https://iccwbo.org/publication/icc-guidance-note-on-possible-measures-aimed-at-mitigating-the-effects-of-the-covid-19-pandemic/
[13] International Chamber of Commerce. (2021). ICC arbitration rules (2021). https://iccwbo.org/dispute-resolution-services/arbitration/rules-of-arbitration/
[14] London Court of International Arbitration. (2020). LCIA arbitration rules (Effective 1 October 2020).https://www.lcia.org/Dispute_Resolution_Services/lcia-arbitration-rules-2020.aspx
[15] Born, G. B. (2021). International commercial arbitration (3rd ed.). Kluwer Law International.
[16] International Chamber of Commerce (ICC). (2023). Case Connect and the digitalisation of arbitration.https://iccwbo.org
[17] Allouzi, A. S. (2024). Blockchain-based smart contracts affect the speed of arbitration. Evolutionary Studies in Imaginative Culture, 8(2), 461–470. https://esiculture.com/index.php/esiculture/article/view/704
[18] Kleros. (n.d.). Kleros whitepaper. https://kleros.io/whitepaper.pdf
[19] Ortolani, P. (2019). The impact of blockchain technologies and smart contracts on dispute resolution: Arbitration and court litigation at the crossroads. Uniform Law Review, 24(2), 430–448. https://doi.org/10.1093/ulr/unz014
[20] Kleros. (n.d.). What is Kleros? Kleros Blog. Retrieved July 2025, from https://blog.kleros.io/what-is-kleros/
[21] Kleros. (n.d.). How is Kleros used? Kleros Blog. Retrieved July 2025, from https://blog.kleros.io/how-is-kleros-used/
[22] Kleros. (2023). How Kleros uses cryptoeconomics to deliver justice. Kleros Blog. https://blog.kleros.io/how-kleros-uses-cryptoeconomics-to-deliver-justice/
International Arbitration Attorney, “Artificial Intelligence in International Arbitration”, erişim: https://www.international-arbitration-attorney.com/tr/ai-in-international-arbitration/
NPR, “The AI lawyer that fought parking tickets”, 15 Şubat 2023, erişim: https://www.npr.org/2023/02/15/ai-lawyer-donotpay-parking
Reuters, “US judge runs 'mini-experiment' with AI to help decide case”, 6 Eylül 2024, erişim: https://www.reuters.com/legal/transactional/us-judge-runs-mini-experiment-with-ai-help-decide-case-2024-09-06
United Nations Commission on International Trade Law (UNCITRAL), “Technical Notes on Online Dispute Resolution”, 2017, erişim: https://uncitral.un.org/en/texts/odr
Yan, Tingting, “AI in Judicial Reform in China”, Asia Pacific Law Review, 2023.
Zou, Xueyan & Tang, Zhenghao, “Artificial Intelligence in International Arbitration: The Tale of Two Cities”, SSRN Electronic Journal, 2020, erişim: https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3709032
Yazar Hakkında: Eylül Özten, Trabzon Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinde çift anadal programını sürdürmektedir. Yetkin Gençler Eğitim Programı'nı başarıyla tamamladıktan sonra, aynı organizasyonda Hukuk Ekibi Başkanı ve Eğitim Takım Lideri olarak görev alarak hukuki araştırma, genç eğitimleri ve organizasyonel gelişim konularında deneyim kazanmıştır. Eylül Özten, Trabzon Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinde çift anadal programını sürdürmektedir. Yetkin Gençler Eğitim Programı'nı başarıyla tamamladıktan sonra, aynı organizasyonda Hukuk Ekibi Başkanı ve Eğitim Takım Lideri olarak görev alarak hukuki araştırma, genç eğitimleri ve organizasyonel gelişim konularında deneyim kazanmıştır.




Comments